Psikolojik Destek veya Psikolojik Yardım Nedir?
İnsanoğlu sadece doku, hücre ve organlardan meydana gelmiş biyolojik bir organizma değil, aynı zamanda psikolojik bir varlıktır. İnsan psikolojisi ise ana hatlarıyla duygu, düşünce ve davranışlardan meydana gelmektedir. Uzun ve zorlu yaşam süreci içersinde herkes fizyolojik olarak hastalanabileceği gibi sözü edilen bu alanlarda bazı sorunlar da yaşayabilir. Bunlara kısaca “psikolojik problemler” diyoruz.
Psikolojik yardım; psikolojik olarak herhangi bir sorunla karşılaşıldığında kişilere birebir olarak sunulan, ortalama 45 - 50 dakika süren, ihtiyaca göre ve seanslar halinde belli süre devam eden, tamamen iletişime, bilimsel bilgiye ve bazı tekniklere dayanan bir yardım biçimidir. Bu yardım türü büyük ölçüde bir süreç işidir, uygulamada herhangi bir cihaz yahut makine, alet ya da edevat kullanılmaz, tamamen emek odaklı bir işçilik hizmetidir.
Psikolojik yardım genel olarak farkındalık oluşturmaya ve/veya yönlendirmeye dayanan psikolojik danışmanlık; boşanma, sevilen kişi kaybı, kronik hatalıklar gibi zor ve sıkıntılı dönemlerde sunulan, dolayısı ile daha uzun süreli olarak yürütülen psikolojik destek ve çözümlemeyi / sağaltımı amaçlayan psikolojik tedavi olmak üzere üçe ayrılır. Bu yardımda uzmana güven, karşılıksız kabul, saygı, empati, etkili dinleme, zaman ve danışanın / hastanın aktif katılımı esastır. Psikolojik yardımda başarı sadece uzmanın bireysel niteliklerine (bitirdiği üniversite, bilgisi, yeteneği, tecrübesi gibi) değil; hastanın ya da danışanın sürece katılım derecesine de bağlıdır.
Bu sistematik ve yapılandırılmış görüşmeler (terapi ya da danışma) süresince uzman danışana yardımcı olmaya, onun sırlarını kendi sırlarından önde tutmaya / korumaya, mahremiyetine saygı göstermeye, onu hiçbir sorunu dolayısı ile ayıplamamaya ve eleştirmemeye, yardım sunduğu kişiyi kendi bakış açısına göre yargılamamaya, sahip olduğu tarafsız bakış açısını sonuna dek muhafaza etmeye mesleki ve etik anlayışı gereği söz vermiştir. Bu aynı zamanda mesleğine ve kendisine duyduğu saygının da bir gereğidir. Ayrıca bunlara dikkat etmek kanuni bir zorunluluktur.
Sözü edilen yardım sürecinde diğer bütün yardım türlerinde olduğu gibi sonuç açısından kesin ve yüzde yüz bir güvence verilemez. (Bu durum özellikle günümüzde uzman kaynaklı ve parasal düzeyli bazı suistimallere zemin oluşturabilmektedir.) Sunulan yardımın başarısı yaşanılan sorunun türüne, bu sorunun şiddetine, uygulanan yardım prosedürünün niteliğine, hastanın beklentilerine ve sürece katılımına (ve daha başka faktörlere) bağlı olarak değişir. Literatürde, diğer yardım türlerinde olduğu gibi psikolojik yardımın da yetersiz kaldığı vaka örnekleri mevcuttur. Ancak bu hizmetin danışan için mahzurlu bir yanı yoktur. Yani bu hizmetle hasta / danışan her zaman için sorunlarını çözemeyebilir ancak en ufak bir kayba uğramaz. Diğer bir deyimle tamamen doğal bir yaklaşımdır, herhangi bir yan etkisi yoktur.
Başvuran kişi en azından (yüzde yüz sonuç alamadığında dahi) hayatında bir defa olsun mahrem bir mekanda, tam bir güven duygusu içinde, yeterli bir süre boyunca, uzman olan bir kişiyle sorunlarını bütün açıklığıyla konuşarak paylaşabilir; kendisine, sorunlarına, bu sorunların nedenlerine ve sonuçlarına ilişkin daha sağlıklı bir bakış açısı kazanabilir. Bazı bilimsel yol ve yöntemler öğrenebilir, bunu o an için olmasa bile yaşamının ileriki dönemlerinde kullanabilir.
O bakımdan bu yardım yaklaşımı bir çözümleme meşguliyeti olduğu kadar bireysel nitelikli bir eğitim faaliyeti olarak da düşünülebilir. Böylece kişi az ya da çok, “en alt” ile “yüzde yüz” arasında değişen düzeylerde ama mutlaka bir fayda görme imkanını yakalamış, yardım için üzerine düşeni yapmış, dolayısı ile iyileşmeyi hak etmiş olur. Çünkü iyileşmek, hak etmektir. Hak etmek ise üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekle, bunun için bir şeyler yapmakla, doğru yönde ve gayretli adımlar atmakla, sorunun gerektirdiği mücadeleyi vermekle olmaktadır.
"Hangi Üniversiteden Mezun olursak Olalım, Hangi Eğitimleri almış olursak Olalım, Hangi Aileden,Ülkeden ve Şehirden gelmiş olursak Olalım, Kendimizi & Eğitimlerimizi Güncellemezsek köhne bir İnsan Kalmaya Mahkumuz..." Dr. E.Ç
Uyarı: Sitemizde adı geçen uzmanlar ve kurumlar birbirinden bağımsızdır. Bu sitedeki tüm bilgiler ve yazılar teşhis, tedavi amacı taşımamaktadır. Tamamen bilgilendirme ve danışmanlık amaçlıdır. Bir sorun yaşıyorsanız sağlık kuruluşlarına ve ilgili uzmanlara başvurunuz. Sitemizi kullanımınızdan doğabilecek olumsuz sonuçlardan hiç bir şekilde site yönetici ve uzmanlarımız sorumlu değildir.
7 24 Psikolojik Danışmanlık Merkezlerini bilgi ve seans için Arayınız:
0505 767 58 85 & 0216 347 6003 & 0533 373 8123 &
0544 724 3650 & & 0532 158 35 55
Çocuk Psikoloğu, 7 24 Psikolog,Yaşam Koçu, Özel Ders Öğretmeni,Cinsel Terapistler,Psikolojik Danışmanlar,Terapi Merkezleri,Psikolojik Danışmanlık Merkezleri,ünlü pedagog, unlu bayan pedagog, anadolu yakası pedagog, ünlü pedagoglar, ssk lı pedegog, istanbul pedagog listesi anadolu yakası, anadolu yakası pedagogları, pedagog psikolog psikiyatrist
Örnek Soru: Çocukların ilgilerini insanların yaşadığı bazı felaketlere çekmek psikolojilerini nasıl etkiler?
Örnek Cevap: Bu soruyu,4 yaşındaki küçük yeğenimin,bir televizyon programında ayakkabısı olmayan küçük bir çocuğu görünce,annesine şöyle demesine şahit olmam üzerine soruyorum:"Anne,babam o çocuklara para gönderdi mi?Ben de göndercem!"
Afrika'da yaşanmakta olan felaket (gazete-televizyon-yardım faaliyetleri haberlerinden vs.gördüğümüz kadarıyla !!! )hepimizin malumu.Yukarıda anlattığım,beni çok etkileyen olayın aksine bazı aileler gördüğüm kadarıyla "Aman çocuğumuzun psikolojisi bozulmasın!" düşüncesiyle bu ve benzeri elem verici olayları çocuklarının izlemesini,haberdar olmasını istemiyorlar.Örneğin;her türlü programda açık olan tv kanalları bu tür haberlere rast gelinince hemen değiştiriliyor vs.
Yargılamak amacında değilim.Özellikle anne-babaların bu konudaki görüşlerini ve uygulamalarını merak ediyorum.Her geçen gün insanlık merhametten daha da uzaklaşıyor,elindeki nimetlere karşı daha da nankörleşiyor,bencilleşiyor ve paylaşmayı bilmiyor.Bu hal üzere iken,sizce ailelerin hangi tutumu daha doğrudur?Bir tarafta 4 yaşındaki küçücük bir çocuğun merhameti,diğer tarafta psikolojisi bozulmasın diye bu güzel duyguyu yaşamaktan mahrum bırakılan çocuk...
Cevap: Merhabalar,
Çocuklarımınızın sağlıklı gelişimi için her uyaranı, olayı yaşı elverdiğince uygulaması, görmesi, duyması gerekir. Küçük çocuklarımızın sürekli deprem izleyerek (reklamlarda, filmlerde vb) büyümesi onları bazı anlamlarda olumsuz etkileyebilir.
Küçük bir çocuğun yardım etme duygusuna baktığımızda ise öncelikle bunun normal bir duygu olduğunu bilin ve yaşamasına fırsat verin. Fekalet haberlerini hiç duymamalı gibi bir kaygınız olmasın.
Böyle üzücü bir olaydan haberdar olmuş bir çocuk yardım yapabilir; örneğin, ayakkabılarından bir çiftini oradaki kişilere yardım amacıyla yollayabilir. Böyle bir olayda çocuğun yardım duygusu önemlidir. Dört yaşındaki bir çocuğun belleği ileride, şu an yaşadığı olayları hatırlaması için yeterlidir.
Sonuç olarak, çocuk için travma oluşturabilecek izlenimlerden veya sürekli vurgulayıp travma noktasına getirmekten sakının fakat yardım duygusunu yaşamasına olanak sağlayın. Böyle durumlarda herkesin elinde ne varsa bir bölümünüpaylaşarak yapabileceği birşeyler olduğunu gösterin.
Teşekkürler 724 Psikolojik Danışmanlık
Özgüven:insanın kendi hayatıyla ilgili aldığı kararları gerçekleştirme konusunda kendine verdiği cesaret duygusu